29 Ekim 2008 Çarşamba

CUMHURİYETİMİZ 85 YAŞINDA !


Kimliğimizi, bayrağımızı, özgürlüğümüzü, bu üzerinde nefes aldığımız vatan toprağını bize 85 yıl önce hediye eden Ata'mı saygıyla ve özlemle anıyor, dünyadaki bütün TÜRK'lerin CUMHURİYET BAYRAMI'nı yürekten kutluyorum...


27 Ekim 2008 Pazartesi

Yeter Artık !!!!!!!!

Biz nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
Demokrasiymiş, ne demokrasisi?
İnsan haklarıymış? Ne hakkı ne hukuku?
Böyle bir zihniyet olabilir mi?
Bir densiz yüzünden kalk sen hiç suçu olmayan bütün blogları kapat! Birini kapatmak çok zormuş gibi !
Onca insanın yazma, paylaşma, fikirlerini ifade etme hakkını elinden al !
YAZIKLAR OLSUN !
Düşünemeyen, yazı yazmayan, beyni olmayan, tepki göstermeyenleri yönetmek daha kolaydır.
Öyle mi????????
SEN ÖYLE SAN !

23 Ekim 2008 Perşembe

Bisküvili Pasta

Komik Anlar :D
İnsanın hayatında bazı anlar vardır.Hatırladıkça güldüğü, anımsadıkça kızardığı :)))
Geçenlerde benim başıma her ikisinide içeren bir şey geldi. Yazarken hala gülmekte ve kızarmaktayım :D Sizinlede paylaşayım dedim. Gününüz neşelensin :p
Biliyorsunuz, müzik dinlemeyi seven biriyim.Özellikle iş çıkışı kulaklıkları takıp ruhen beslenmeye bayılırım. Yine öyle bir iş çıkışında, kulaklıklarımı taktım, cep telefonumdan radyomu açtım.Otobüs durağına doğru yürümeye başladım.Bu arada şunu belirtmeliyim; müziği yeni aldığım cep telefonumdan dinlemekteyim.Telefonumun özelliklerine de henüz yabancıyım.Aynı zamanda sol kulağımda, ani işitme kaybı rahatsızlığı geçirdiği için az duyar.Kanalları değiştirirken farkettim ki ses çooook çok derinden geliyor.Alla alla ne oldu buna, kanalları mı çekmiyor, yoksa benim kulakta mı sorun var diye düşünürken kulaklığı bir çıkarttımki "mamma miaaaaaa". Etrafa canlı yayın yapıyorum.Telefonun konumu son ses hoparlörde kalmış mı? Radyo kanalında da "saaallaaaa saaalllaaaa gül memeler çaaağlaaasııın" çıkmamış mı? Düşünün halimi.Düşünmeyin ben anlatayım; tamamen şokta, şaşkın, kızarmış hatta morarmış bir surata, paniklemiş,kilitlenmiş durumdaki ellere sahibim o dakikalarda. Beynim bir beş saniye kadar durdu, kafamı yerden kaldıramadım.Çünkü laf atmaya meyilli erkek müsvettelerine bir malzemeyim ve etrafta onlardan o kadar çok var ki, onlara davetiye çıkarmış durumdayım. O sırada gökten bir melek indi ve beni bu durumdan kurtardı demek isterdim ama buna benzer bir şey oldu. Bir taksi yanımda beliriverdi. Kendimi arka koltuğa nasıl attığımı hatırlamıyorum. Yemin ederim adrenalin yükselmesinden mideme ağrı girdi. Sonra düşündüm. Bu, bir toplum içinde yaşama bilinci bizi nasıl sarıp sarmalamış. Her an, rezil olma, yargılanma gibi korkularla bir arada yaşıyoruz.Ve bu bilinç, birçoğumuzu dizginliyor, frenliyor ve bir çizgiye oturtuyor.
Benim cep telefonuyla böyle komik anılarım çoktur.Bir gün de cep telefonumu Taksim meydanındaki çiçekçilerin orada düşürdüğümü sanıp çiçeklere doğru yürümüş,onlara doğru eğilmiş ve telefonumun sesinin çantadan geldiğini eğildiğim sırada kulağımın çantaya yapışmasıyla anlamıştım. Ama her bölmesini aramıştım çantanın yoktu. Aradığında bazı şeyler inadına bulunmak istemiyor işte.Ne yapayım? O çiçekçilerin önünden her geçtiğimde hatırlar, gülerim.
Son zamanlarda Mustafa Sandal'ın oynadığı muhabbet kart reklamlarına çok gülüyordum.Hani şu elinde cep telefonuyla kızları tavlamak için konuşup hava atmaya çalıştığı ama telefonun aniden çalmasıyla morardığı reklam. Eeeee ne demişler gülme komşuna gelir başına :DDDD

Bir çoğunuz biliyordur ve denemiştir bu pastayı. Denemeyenler için içi fındıklı, üstüde çikolatalı olarak tekrar denemelerini tavsiye ediyorum.

Malzemeler:

  • 2 paket pötibör bisküvi (çifte kavrulmuş)
  • 1 paket kakaolu puding
  • 750 ml.süt
  • 1 su bardağı fındık (dövülmüş)
  • 1 paket bitter çikolata (40 gr.)
  • 1 paket sütlü çikolata (40 gr.)

Yapılışı:

  1. Sütle pudingi pişirin.(Ben puding pişerken içine bir kaç madlen çikolata attım, çikolata tadı daha hissedilir olsun diye)
  2. Pastayı yapacağınız kabın altına biraz puding yayın.
  3. Üzerine bisküvileri dizin.Sonra tekrar puding yayın.
  4. Dövülmüş fındık serpip kat kat bu şekilde dizin.
  5. En üste yine puding yayıp biraz soğuduktan sonra rendelediğiniz çikolatalarla süsleyin.
  6. Buzdolabında biraz bekletip servis edin.

ÖNERİYORUUUM !

Death Race-Ölüm Yarışı
Filmin başında yer alan sözler sanki bugünü görür nitelikte ve dikkat çekiciydi: 2012 USA Ekonomisi çöktü. Kayıda geçen zarar inanılmaz büyüklükteydi. Suç kontrolden çıktı; bununla birlikte hapsetme sistemine ara verildi. İsim sahibi bir çok kurum kazançlarını illegal yollara taşıdı.
Bu illegal yollardan biri arabalarla yapılan gladyatör yarışları.
Aksiyon harika !
Jason Statham mükemmel !
Daha ne diyeyim, fevkaladenin fevkinde 10 üzerinden yıldızlı 10 :DDDD

Yüksek Sadakat
Katil & Maktül 2008
Son zamanlarda en çok dinlediğim "ben seni arayamam" şarkısı işte bu albümde.
Seviyorum bu arkadaşların yaptıkları müziği.
Bu yüzden en kısa zamanda her Çarşamba gecesi saat 11.30 'ta sahne alacakları Jolly Joker Balans'a gitmeli."Yarım Kalmış Hikayeler" ini dinlemeye.
Konserleri nerede ve ne zaman derseniz alın size resmi web siteleri : http://www.yukseksadakat.com/
Hemen öğrenin :D

15 Ekim 2008 Çarşamba

Blog Action Day' 08

Bugün herkese mübarek olsun arkadaşlarım !...
Sabah Pandora’yı okudum, hatırladım.Unutmuşum ben bugünün hareket günü olduğunu. O zaman bende bir şeyler yazayım.Madem “action” günü :)
Pandora, yoksulluktan dem vurmuş, global bir yaraya parmak basmış. Yoksulluğun bitmesi mümkün olmasa da (hele hele bu son ekonomik kriz en güçlü devletleri bile sarsmışken) dileklerine canı gönülden katılıyorum.


Bense çocuklardan bahsedeceğim. İçimden öyle geldi :D

Çocuklar; Tanrı'nın bu günahkar dünyaya gönderdiği melekler değil mi sizce? Her bakışları birer masumiyet timsali.

Ruhları, tıpkı bir hamur gibi iyiliğe veya kötülüğe yoğrulmaya hazır. Temiz ve saf kalpli.

Onları ağlatan sadece kırılan ya da alınmayan bir oyuncak .Belki de yemek istemedikleri bir yemek. (Ya da bulamayıp, yiyemedikleri)

Gözleri ise yetişkinlerin yorgun bakışlarına karşın çakmak çakmak.Işıl ışıl...

Hayal dünyaları, hepimizi beşe katlar. O kadar kocaman, eşsiz ve fantastik :)

Büyüdükçe omuzlarına binecek yığınla yükten habersiz, kendi dünyalarında birer süper kahraman onlar. Güçlü ve kurtarıcı...

Onlar ; günbegün yaptıkları ve öğrendikleriyle ağzımızı açık bırakan zeka kumkumaları. Geleceğin dahileri :)

Bazen ortalığı birbirine katan, haşarılıklarıyla bezdiren yaramaz yumurcaklar.

Bazen de herhangi bir odaya girdiklerinde o odanın havasını değiştiren, yumuşatan, merhamet duygusu saçan afacanlar.

Kimi zaman savaşın ne anlama geldiğini bilmeden, savaşın göbeğinde yaşam mücadelesi veren bir mağdur.

Kimi zaman ebeveynleri olmadan hayata atılan yetim birer yürekler.

Onlar çocuklar....

İçimizi ısıtan, her daim yüzümüze gülümseme yayan.
Geriye gelmeyecek çocukluklarını en iyi şekilde ve çocukça yaşamayı hakeden...

Herkese sevgiler :)))

9 Ekim 2008 Perşembe

Krep

Güzeldi, bitti ...
Harıl harıl iş hayatına döndük yine. İlk gün adapte olmak biraz zor olsa da kavrayıp içine alıverdi beni bir hortum misali. Sonrası malum. İster istemez monoton bir kozmozun içinde yaşam mücadelesi :)))

Bir defa bayram çok dinlendirici geçti.İyi geldi yani. Bomboş bir İstanbul ayaklarımızın altındaydı. Tatil sonrası Pazartesi sabahı bunu bir kez daha anladım. Finali yağmurlu olsa da mis gibi bir hava hakimdi. Bütün stresi ve negatifliği aldı götürdü.

Ortaköy'de kahvaltı yapmak keyifli ve insanın bu şehre bir kere daha aşık olmasını sağlıyor. Yaşama sevinci aşılıyor sanki o deniz, o manzara.
Bu kış herkesin boynunu rengarenk fularlar,kaşkollar saracak sanırım. Çünkü sürüsüne bereket tezgahlar bunlardan kaynıyor.

Çok çok uzun zamandır hiç Türk dizisi seyretmiyorduk. Çok sevilen ve seyredilen "Yaprak Dökümü"nü bile hiç izlemedim düşünün artık. "Kurtlar Vadisi Pusu" dizisi var hani.Onun 41 bölümünü de seyrettik tatilde. Biraz önyargılı yaklaşırdım o diziye. Ama izleyenler bilirler (ki Türkiye'nin yüksek bir çoğunluğu bu diziyi takip ediyor, filmi sinemalara geldiğinde o kuyrukları hatırlatmaya gerek yok) boş bir dizi kesinlikle değil. Abartılı yanları olsa bile, vatan-millet sevgisini empoze etmesi, her ne kadar öyle görünse de devleti sadece başbakan ve cumhurbaşkanının yönetmediği, bir çok gücün, bir çok konuda etkili olduğu konularına değinmesi halka aydınlatıcı mesajlar göndermesi gibi etkenler diziyi izlenir kılıyor. Bir de ben Türkiye'de bir başka diziye bu kadar çok para harcandığını duymadım. Masraftan çekinilmeyen sahneleri var ve bu yönüde onu başarılı yapmasında etken.

Cuma Pazarı'na gittim. Kafama koymuştum illa pazar alışverişi yapmam lazımdı. Bir kaç parça giyecek aldım. Dönüşte domatesçinin kafasına domatesleri atmamak için kendimi zor tuttum. Beni kandırmaya çalıştı, baktım arkadaki çürükleri dolduruyor bende fırçamı attım başkasından aldım.Ne kadar çakal dolu bu memlekette... Bir de, pazarlarda mesela korsan adidas etiketi dikilmiş eşofmanı orjinal markaymış gibi satmaya çalışan satıcılara çok gülüyorum. İddiaya girecekler neredeyse kendilerini bile inandırmışlar. Saf olmayagör pazarlık yapman hayal bu metropol tilkilerinin içinde :))

Polonezköy'e gidemedik maalesef. Gideceğimiz gün yağmur yağdı. Bizde erteledik çok kısa bir zaman sonraya.

Tatilde bu krepten talep üzerine iki sabah üst üste yaptım. Çok güzel mi yaptım nedir? :DD

Malzemeler:

  • 2 adet yumurta
  • 2 su bardağı süt
  • 1 su bardağı un
  • 1 çay kaşığı tuz
  • tereyağı
Yapılışı:

  1. 2 yumurtayı mikserle iyice çırpın.
  2. Sonra sütü ilave edip çırpmaya devam edin.
  3. 1 su bardağı unu eleyerek karışıma katın, tuzunuda ilave edip çırpmaya devam edin.
  4. Karışımı tekrar elekten geçirerek başka bir kaba alın.
  5. Ortaboy teflon tavaya az tereyağı koyun.Eriyince kepçe (ölçü olarak en fazla 1,5-2 kepçe) yardımıyla karışımdan alıp tavaya dökün.
  6. Kısık ateşte arkalı önlü pişirin.(Arkasını kapak yardımıyla veya el maharetiniz varsa zıplatarak çevirin :)))
  7. Çilek reçeliyle, beyaz peynirle çok lezzetli oluyor.

AFİYET OLSUN

ÖNERİYORUUUM !

Eagle Eye-Kartal Göz
Son dönemde seyrettiğim en iyi kurgulanmış aksiyon filmlerinden.
İnsanoğlunun yarattığı teknolojiye nasıl esir olabileceğini, bir bilgisayarın bile bir intikamcıya dönüşebildiğini anlatan sürükleyici nitelikte bir bilim-kurgu.
Filmi izledikten sonra cep telefonuma bile çok iyi davranmaya başladım :))))))))
Amerikalıların biz herşeyi biliriz,görürüz,herşeye hakimiz mesajı filmde var mı? Var.
Nim's Island
Macera Adası
Keyifli bir aile filmi izlemek istiyor musunuz? O zaman bu filmi seyredin.
Film, babası ile birlikte kimsenin bilmediği ıssız bir adada yaşayan Nim ile dışarı çıkma fobisi olan kapandığı evinde kitap yazmaya çalışan bir yazarın hayranına yardım etmek için girdiği bir macerayı anlatıyor.
Eğlenceli, görsel açıdan bol doğa manzaralı bir film.
İzleyin.