29 Kasım 2007 Perşembe

Fırında Ispanaklı Makarna

Alışveriş alışveriş alışveriş ....:))) En keyif aldıklarım arasında listenin üstlerinde yer alan ve asla vazgeçemeyeceğim bir zevktir benim için.Sadece bir toka bile alsam bu beni çok mutlu eder.Bana o gün kendimi iyi hissettirir. Bembi'nin Moda Blogu 'nu da bu yüzden çok sever ve takip ederim.Evlenmeden önce daha fazla alışveriş yaptığım aşikâr.Çünkü o zamanlar daha çok vaktim vardı.Arkadaşlarımla ya da kuzenimle öğlen çıkıp akşama kadar geze geze saatlerce alışveriş yaptığımı bilirim.Şimdi öyle bir lüksüm yok maalesef.Zamanım çok kıymetli artık.Daha kısa sürede ihtiyacım olan şeyleri alıp diğer yapmam gereken işlerime de vakit ayırmam gerekiyor.Hem çalışıp hem ev hanımı olmanın bedeli bu işte. Zamansızlık :((
Bayram yaklaştı, bir sürü şey almam lazım, kuaföre gitmem lazım :( Bayramdan önceki hafta sonu İzmir'e Karşıyaka'ya gideceğiz kısmetse. Sadece 2 hafta sonum kaldı.İmdaaaat !!!

Makarnanın her türlü çeşidine bayılırım.Bir çok kişi de sever herhalde. Hele kardeşim tabak tabak yer.Acaba önceki yaşamımızda İtalyan bir ailedenmiydik ? :p :))

Size dün akşam yaptığım bu lezzetli makarnayı öneriyor ve tarifini veriyorum ;

Malzemeler:
  • 1 paket fırın makarna
  • 1 kilo ıspanak
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ
  • 1 tatlı kaşığı kimyon
  • 1 tatlı kaşığı karabiber
  • tuz

Beşamel sos için:

  • 50 gr. margarin
  • 3 su bardağı süt
  • 2 yemek kaşığı un
  • tuz

Üzerine:

  • 250 gr. kaşar rendesi

Yapılışı:

Tencereye sıvıyağı koyup,ıspanakları kavurun.Pişmesine yakın tuz,karabiber ve kimyonu ilave edin.Makarnaları haşlayıp,süzün.Beşamel sos için ; ayrı bir tavada margarini eritin.Unu ilave edip topak topak olmadan ve karartmadan kavurun.Sütü yavaş yavaş ilave edip krema haline gelinceye kadar karıştırın.Tuzunu katıp 5 dakika kadar daha pişirin.Derince bir kapta makarnaları,ıspanakları ve beşamel sosu harmanlayın.Fırın kabınızı yağlayın.İçine karışımı boşaltıp üzerini düzeltin.En son kaşar peyniri rendesini de üzerine yayıp önceden ısıtılmış 180 derece fırında üstü kızarana kadar pişirin. Hmmmm enfesss :))




ÖNERİYORUUUM !...

Pan's Labyrinth (Pan'ın Labirenti)
İkinci Dünya Savaşı yıllarında, İspanya'nın kuzeyinde çatışmalar sürerken,10 yaşındaki Ofelia adlı bir kızın, hamile annesiyle beraber Navarra'ya , üvey babası Kaptan Vidal'in yanına gitmesiyle başlayan ve yeni taşındıkları evin arka bahçesinde bulduğu esrarengiz bir labirenti keşfetmesiyle devam eden ve bu labirentte "Pan" adında bir yaratıkla tanıştıktan sonra hayatının değişmesini konu alan fantastik, masal tadında bir film. İzlenmesi gerek.:)
The Holiday-Tatil
Hayatları yolunda gitmeyen iki kadının birer haftalığına evlerini değiştirip birbirlerinin evlerinde tatil yapmaya başlamalarıyla aşkı yeniden keşfetmelerini konu alan romantik komedi türü bir film. Eğlenceli, gülümseten...
Füreya-Ayşe Kulin
Ayşe Kulin'in Türkiye'nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral'ın yaşamını anlattığı ve "uygarlık rüyamızın gerçeğe dönüşmesinde payı büyük olan Cumhuriyet'in tüm kadın sanatçılarına " ithaf ettiği bir biyografi kitabı.Tarihimize ışık tutan Atatürk anılarıyla bütünleşmiş dolu dolu bir eser.Biyografi tarzı kitapları sevdiğim için bu kitapta okurken bana keyif vermişti.Geçmişimize döndüm sanki...

26 Kasım 2007 Pazartesi

Levrek Buğulama

İyi haftalar diliyorum herkese !...
Yine bir haftasonunu daha geride bıraktık.Yine çabuk geçtiiii :p Misafirlerim vardı geçtiğimiz Cumartesi akşamı. Keyifli bir akşam geçirdik. Onlara çok sevdiğim bir kek yaptım. Çok beğenildi.Önümüzdeki günlerde tarifini buraya yazacağım.Dün sabahta çok erken kalktık eşimle diğer Pazar sabahlarına nazaran. Kahvaltı bile etmeden kendimizi dışarı attık.Çok temiz ve açık bir hava vardı.Sahil boyuna gidelim dedik.Bu güzel havayı değerlendirelim.Çünkü gri gökyüzülü günler yakında çoğalacak ve güneşe hasret kalacağız.Nitekim bugün kendini gösterdi şu saatlerde gri bulutlar :( Neyse sabah serinliği ve güneşi yüzümüze vura vura bir güzel yürüyüş yaptık. Temiz deniz havasını, kokusunu içimize çektik.Sonra bir de baktık ki Kumkapı balık halindeyiz :P:) (balık almayı Cumartesi gününden kafamıza koymuştuk zaten)Tezgâhları dolaştık, taze taze balıkları inceledik, pazarlığımızı yaptık ve levrekte karar kıldık. Aslında ben levreğin kızartmasını seviyorum ama fırında yapılan balığı özlediğimiz için buğulama olarak yapmaya karar verdim.Şimdi tarifini veriyorum :)

Malzemeler
  • 3 adet levrek (filetoluk)
  • 4 adet ortaboy kuru soğan
  • 3 adet patates
  • 2 adet domates
  • Yarım demet maydonoz
  • 2 diş sarımsak
  • 1 adet limon
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ
  • 1 bardak su
  • Karabiber
  • Tuz

Yapılışı:

Balıkları yıkayıp hazırlayın.Soğanları yarım ay şeklinde doğrayın.Patatesleri bir parmak kalınlığında yuvarlak dilimler halinde doğrayın.Domatesleri ve limonuda yuvarlak şekilde dilimleyin.Maydonozları saplarından temizleyip bütün şekilde yıkayın ve öyle bırakın.Genişçe bir borcama yada benzeri bir fırın kabına bir kat soğanın yarısını yayın.Üzerine balıkları dizin.Bir kat soğan daha yaydıktan sonra,sırayla patatesleri,domatesleri, limonu ve maydonozu kat kat yerleştirin.Tuzunu, ve karabiberini koyduktan sonra sıvıyağı ve suyu üzerine gezdirin.Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 40-50 dakika kadar pişirin.(Ben maydonozları kavrulmasın diye 20 dakika kadar üzerine folyo kapatıp pişirdim.) Sonra afiyetle yeyin :)))Buğulama soğuyunca daha bir güzel oluyor sevenler bilirler, bir gün sonra daha lezzetli bir hal alıyor:) Yeni tariflerde görüşmek üzere !!


ÖNERİYORUUUM !...

Smokin' Aces (Tehlikeli Aslar)

Bolca ünlü ve başarılı oyuncu barındıran hareketli bir film. Hikâyesi önce karışık gelse de daha sonra anlaşılır hale geliyor. Senaryo çok iyi kurgulanmış ve silah sahneleri çok iyi.

Sympathy For Mr.Vengeance (Haklı İntikam)
Cumartesi akşamı arkadaşlarımızla seyrettik bu filmi dvdde.Hepimiz çok beğendik. Kore sinemasının son yıllarda aşama katettiği bu filmde yine kanıtlanıyor. "Old Boy-İhtiyar Delikanlı " filminin yapımcılarının eseri. 2002 yapımı bir film. Filmin kareleri sanki birer fotoğraf karesi gibi.Yönetmen genelde sabit kamera kullanmış ve kamerayı çok iyi yerlere yerleştirmiş.Başarılı,seyredilesi bir film.

22 Kasım 2007 Perşembe

Kısır

Herkese merhabaaa !...

Hayatta herşeyi dozunda yapmalı insan.Geçen gün bir haber okudum.Tayvan'da üç ay boyunca günde 7 lt. su içen kız görme yetisini kaybetmiş.Beynindeki görme bölgesi hasar görmüş.Çünkü bir insan vücudunda normal miktarı 160 olması gereken sodyum, bu kızda 106'ya kadar inmiş. Çok ilginç bir haberdi.Biz günde 2 litre suyu zar zor içerken bu kız bunu nasıl başarmış şaşırdım.Günde en az 3 litre su içmek çok sağlıklı bir şey, bu doğru.Ama o dozunu fazlasıyla kaçırmış ne yazık ki:( İşte suyun bile fazlasının zararlı olduğunun kanıtı.Bunun yanında zayıf kalmak için pamuk yutanlar, yine kilo vermek için kokaine başlayıp daha sonra bırakamayanlar gibi daha bir çok vahim haber her gün gözümüzün önünde.

Bazı şeyleri tadında bırakmak, kendine zarar verecek olanlardan uzak olmak, kulaktan dolma şeylere inanmamak, biraz araştırma yaparak harekete geçmek... doğru kararlar vermek için faydalı olacaktır.Ben buna inanıyorum. Hayatımız ve onun içinde yaşayan bedenimiz o kadar değerliki aslında. Kıymetini bilene !...

Eveeet bunları paylaşmak istedim.Şimdi tarifime geçiyorum.Aslında bildiğiniz kısır :) Ama bilmeyenler ve denemek isteyenler için tarifi aşağıda :))

Malzemeler:

  • 2 su bardağı köftelik bulgur
  • 2 yemek kaşığı acı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 3-4 adet taze soğan
  • 1 orta boy kuru soğan
  • 1 demet maydanoz
  • 1 adet orta boy domates
  • Pulbiber,kırmızıbiber
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağı
  • 1 adet limon
  • 2 tatlı kaşığı nar ekşisi
  • tuz

Yapılışı:

Derin ve büyükçe bir kaba koyduğunuz bulgurun üzerine bir parmak geçecek kadar kaynamış su dökün. Üzerine bulgurların şişmesi için bir bez örtün. O demlenirken taze soğanı,kuru soğanı,maydonozu ve domatesi çok ince kıyın.Bulgurun üzerine tuz serpip biraz karıştırın ve tekrar üstünü örtün. Daha sonra bulgura salçaları ekleyip yedirin (ben yoğurarak yapıyorum).Soğanları,maydonozu ve domatesi katıp karıştırın. Eğer çok acılı seviyorsanız pulbiber ve kırmızı biberi de ekleyin.Ama acılı salça katıldığında gerek kalmıyor,acısı yeterli oluyor.En son zeytinyağı,limon ve nar ekşisinide katıp marul, domates ve salatalıkla süsleyin ve tabiki onlarla beraber yeyin :)) Afiyet olsunnn.

Yeniden görüşmek üzere :))



ÖNERİYORUUUM !...



The Invisible
Hikayesi değişik, yaşam ve ölümün içiçe geçtiği sıradışı bir film.
Beni etkilemişti.İzleyin derim.


Saw 1-2-3-4 (Testere 1-2-3-4)
Gerilim ve korku sevenler için çok iyi bir seri.
Hepsini seyrettim ama birincisinin yeri her zaman ayrıdır.
Bu yüzden Testere 1 beni en çok etkileyendir.
Diğer gerilim filmlerinin aksine beni etkileyen tarafı,
zekâ ve yaşama verilen değerin oyunla ve ölümle birleştirilmesi
ve gerçek hayatta da bu vahşetin olabilirliği düşüncesi :o

19 Kasım 2007 Pazartesi

Peynirli Tava Böreği

Tatil istiyoruuummm...
Bana yetmiyor hafta sonu.Hafta sonu derken benim için sadece Pazar günü desek daha doğru olur.Cumartesi günü de yarım gün çalışıyorum çünkü ve bu yarım gün benim bütün günümü götürüyor gibi bir şey.Geriye bir tek Pazar kalıyor ve oda bana yetmiyor.Ne güzel olurdu şöyle
insanlar sadece yarım gün çalışıp bütün işlerini bitirebilseler ve günün diğer yarısı onlara kalabilse.Böyle olanlar vardır muhakkak.Ama benim gibilerden bahsediyorum.Geri kalan zamanı öyle güzel değerlendirirdim ki:) Kendime, aileme, arkadaşlarıma daha fazla vakit ayırabilirdim. Kurslara giderdim, spor salonuna yazılırdım, sosyal faaliyetlerde bulunurdum.
Daha belki bir sürü şey.Çok şikayetçi değilim ama yinede bunları hayal etmiyor değilim. He hiç çalışmasam diyelim onuda yapamam. Yapıma uygun değil. Okul bittiğinden beri iş hayatındayım onsuz da yapamam. Böyle devam yani ne yapalım. Bayram tatili,yılbaşı tatili, yıllık izin neyime yetmiyor :)) Çalış Pınarcım sen devam :))
Minicik, küçücük :) haftasonu tatilinde yaptım bu böreği. Çok pratik.Fırınada ihtiyaç yok.Ayrıca lezzetli de oluyor. Sadece ihtiyacınız olan teflon bir tava.

Malzemeler:
  • 2 adet yufka
  • 250 gr.beyaz peynir
  • 1 tutam maydanoz
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ
  • 1/2 çay bardağı süt
  • Toz kırmızı biber,karabiber (acılı isterseniz)

Yapılışı:

Teflon tavanızı sıvıyağla yağlayın.Yufkanın birini kenarları dışara gelecek şekilde tavaya yayın.Diğer yufkayı gelişigüzel parçalayın.Parçalardan birazını tavaya yaydığınız yufkanın üzerine dağıtarak yayın.Peynirli-maydanozlu harcın tamamını (isterseniz içine kırmızı biberle karabiber katın ben kattım) yufkaların üzerine dağıtın. Üzerine bir kat daha parça yufkalardan koyun.Bunun üzerine bir kasede karıştırdığınız sıvıyağ ve sütün yarısını bir kaşık yardımıyla yayın.Tekrar yufka parçaları koyun.Üzerine süt ve sıvıyağ karışımını tekrar gezdirin. En son tavanın dışına taşan yufkalarıda düzgünce üzerine kapatıp yağlayın.Ocakta çok kısık ateşte pişmeye bırakın.Bir tarafı pişince bir kapak yardımıyla çevirip diğer tarafını pişirin.İşlem tamam. Servis yapabilirsiniz :)) Üzeri çıtır, içi yumuşacık pratik bir börek. Tavsiye olunur.

Görüşmek üzere:))


ÖNERİYORUUUM !...


Click
Adam Sandler'ın filmlerini çok severim. Ama bu filminin ben de ayrı bir yeri var.Çünkü bu filmde hem güldüm, hem ağladım, hem de çok eğlendim.Ailece seyredilmesi gereken başarılı bir film.
Everyone's hero (Küçük Kahraman)
Animasyon sinemasını da çok severim.Hala çocuk ruhumu koruyorum yani.Bu filmide çok sevdim. Küçük bir çocuğun babasına olan bağlılığını, karşılıksız sevgisini ve bu uğurda yapabileceklerini anlatan, çocuklara ve ailelere doğru dersler veren, eğlenceli ve renkli bir film. Hemen dvd sini alın.


15 Kasım 2007 Perşembe

Etli Patates


Dizi film seyretmeyi sevenlerden misiniz? Biz ailece sevenlerdeniz. Ama Türk dizileri değilde yabancı dizileri seyretmeyi tercih ediyoruz.Bu sevgi yoğunluğu geçen sene başladı bizde.Lost dizisinin hayatımıza girmesiyle yabancı dizilere olan ilgimiz arttı.Artık televizyonu sadece dvd de dizi seyretmek için kullanıyoruz diyebilirim. Sadece bir bölüm seyredebilmek için haftanın bir gününü, bir saatini beklemek yok artık.Toptan alıp peşpeşe sinema havası tadında dizi seyretmesi bir başka. Şimdi bu moda yani, tavsiye ediyorum :) Şöyle mısırlarınızı patlatın kurulun televizyonun karşısına bir gecede dört-beş bölüm birden seyredin.Çok keyifli:)Sevdiğim dizilere bir top 10 listesi hazırladım.Şöyle ki;

  1. LOST (çok seviyorum,o kadar dizi seyrettim asla 2.sıraya inemedi :))
  2. Prison Break ( 3.sezonda Sarah yokmuş üzüldüm)
  3. Grey's Anatomy ( nazi lakaplı doktor favorim)
  4. Alias (Jennifer Garner'ın performansı çok iyi)
  5. House ( ukala bir adam bu kadar mı esprili olur)
  6. Heroes ( Peter'ın güçleri bende olsun)
  7. Sopranos (hem mafya olup, hem aile babası olmak zor iş, bir psikiyatrist şart :))
  8. 24 (Azem'in favorisi)
  9. Dark Angel ( aksiyon dolu, tabi aşkta yok değil)
  10. Friends (Yemekten sonra tatlı niyetine :))

Evet gelelim etli patatesin faydalarına :) Geçen hafta yapmıştım bu yemeği.Çalışan bayanlar için hayat kurtarıcı, pratik, sulu bir yemek.

Malzemeler: (2 kişilik)

  • Yarım kilo kuşbaşı dana eti
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 orta boy soğan (ince yemeklik kıyılmış)
  • 2 orta boy patates
  • 1 orta boy domates
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • Yarım yemek kaşığı biber salçası
  • tuz

Yapılışı:

Etleri pişene kadar suda haşlayıp, sonra biraz kendi yağıyla kavurun.Ayrı bir tencerede sıvıyağda soğanı kavurun.Kısık ateşte üstüne etleri katıp karıştırın. Domatesi küp küp doğrayıp ilave edin biraz soteleyip ,doğradığınız patatesleri de katın.En son salçaları ekleyin.Hepsini karıştırıp üzerini iki parmak geçecek kadar sıcak su koyup tencerenin kapağını yarım kapatın.Kısık ateşte pişirmeye devam edin.Patatesler pişince yemeğiniz olmuş demektir. Yanına salata ya da turşu güzel gider :))

Görüşmek üzere bol dizili günler :)

ÖNERİYORUUUM !...


Bourne Ultimatum (Son Ültimatom)
Düğüm çözülüyor.Matt Damon yine oyunculuğunu konuşturuyor.Temposu yüksek, aksiyonu yoğun bir film. Dövüş sahneleri hemen yanıbaşında oluyormuş gibi gerçekçi. 2007'nin bence en iyi filmlerinden.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan)
2004 yapımı bir film.Seyrettiğim en güzel romantik filmlerden biridir.Eski ilişkisini ,anılarını, hafızasından sildirmeye çalışan bir adamın bunu yaparken aslında bunların çok değerli olduğunu farketmesi, aklından silinse bile kalbinden silebilir mi gibi aşkın doğasını sorgulayan, ilişki içinde ne kadar iletişimsiz olunabildiğini gösteren senaryosu ve oyuncularıyla çok kaliteli bir film. Görsel açıdanda tatmin edici.Özellikle geçmiş silinirken arkada görüntülerin kaybolup şimdiki zamana geçişi çok iyi yapılmış. Sey-re-din.

12 Kasım 2007 Pazartesi

Fırında Soslu Kanat


İyi haftalaaaar!...

Bugün itibariyle 1 yaş daha yaşlandım.Evet yaşlandım diyorum.Çünkü 32 yaşımı doldurduğum için artık 20'li yaşlardaki gibi doğumgünlerimde çocuklar gibi sevinemiyorum.Eşimin, ailemin, arkadaşlarımın hatırlayıp kutlamaları, bana değer verdiklerini hissettirmeleri çok güzel tabi ki. Ama onun dışında biraz içim burkuluyor desem yalan olmaz. Gerçi yaşımı göstermediğimi, soranlara söylediğimde şaşırdıklarını biliyorum.Temennim ilerde de genç ve dinamik gözükebilmek :) Yaşlılık fobim yok kesinlikle.Buradan bu anlaşılmasın.Ama benim yaşlarımdaki herkeste olmuyor mudur bu? Ardında kalan yıllar çoğalmaya başlayınca insanın, biraz da olsa hafif bir ürkme yaşaması doğal bence. :(

Facebook'a yavaş yavaş ısınmaya başladım.İlk başlarda tuhaf gelse de, sıcak bir ortamı var.Henüz eski sınıf arkadaşlarımı bulamasam da umutluyum. Sıkılmadan bu olaydan karşılaşabiliriz belki onlarla.

Cumartesi akşamı bir arkadaşımın verdiği soslu kanat tarifini denedim.Çok güzel oldu.Hem pratik bir yemek hem de çok lezzetli.Üstelikte ekonomik :)Şimdi sizinle paylaşıyorum.

Malzemeler:
  • 1 kilo tavuk kanadı

Sosu için:

  • 1/2 çay bardağı sıvı yağ
  • 1/2 çay bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı acı biber salçası (dolu dolu)
  • 1 yemek kaşığı acı toz kırmızı biber
  • 2 tatlı kaşığı kekik
  • tuz
Yapılışı:

Derince bir kabın içine sos için olan bütün malzemeleri koyun.İçine tavuk kanatlarını atıp güzelce harmanlayın. En az 4 saat buzdolabında bekletin.Tepsiye dizip 130 derecede fırında 1 saat kadar pişirin.Sıcak sıcak servis edin. Hatta tepsiyle masaya servis edin.Hem güzel görünüyor,hem de sıcaklığını koruyor. Yanında püreyle veya salatayla enfes bir yemek :))


ÖNERİYORUUUM !...

Premonition (Sıradışı)
Kendisini ailesine adamış bir kadının, kocasını bir kazada kaybettiğini öğrenmesiyle başlayan bulmacalar zinciri. Film çözülürken birbirinin içine geçmiş zaman kavramları çok güzel işlenmiş ve etkileyici bir sonla bitirilmiş.

Ben beğendim.Değişik, sıkmayan, kendini izlettiren filmlerden.

Şebnem Ferah-Mart 2007 İstanbul Konser Albümü
Şebnem Ferah'ın İstanbul Symphonic Project'le 10 Mart 2007'de İstanbul'da verdiği konserin kayıtları...5 stüdyo albümünden seçilen 22 şarkının senfonik düzenlemeleri bu albümde.Kendinizi konser ortamında hissediyorsunuz.

Albümde de yer alan ve en sevdiğim şarkılarından biri yukarıda :)


8 Kasım 2007 Perşembe

Mercimekli Bulgur Pilavı


Günaydınnn!!!

Havalar iyice soğudu değil mi? Küresel ısınmadan, soğumaya geçiş yapmışız gibi hissetmeye başladım. Sevmiyorum ben soğuğu. Ne yapayım? Benim mevsimim kesinlikle yaz. Gri olmayan, açık, masmavi bir gökyüzü, sapsarı,sımsıcak bir güneş, hafif kıyafetler.... Neyse, nankör olmamalıyım. Kışıda sevmeliyim, karıda, çamuruda :P
6 Kasım'da Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum'un da Türkiye Blog Konferansı vardı.
Çalışmak zorunda olduğum için gitme gibi bir şansım olamadı ama çok gitmek isterdim doğrusu.
Sitelerden takip ettiğim kadarıyla blog yazarları için çok faydalı ve aydınlatıcı bilgiler aktarılmış.

Mert Ulaş konuşmasında çok doğru bir tespit yapmış ve demiş ki ; "Belki yıllardır topluma okuyun,okuyun demek yerine yazın yazın demeliydik. Çünkü yazan insan okumaya başlıyor.Diğer blogları en çok okuyanlar da yine blog yazarları. Bu açıdan bakıldığında blog yazarlığını kişisel bir gelişim aracı olarak görüyorum.Blog Yazarları niçin yazar? En temel olarak, samimi şekilde kendisini ifade eder."

Yeni başlamış bir blog yazarı olarak bu tespitine imzamı atıyorum. Çünkü bu işe başladığımdan beri daha fazla okuyan, daha çok site gezen, daha araştırmacı biri oldum çıktım diyebilirim.Bunun bana katkısı çok güzel olacak diye düşünüyorum. Yazmak ve paylaşmak tek yapmam gereken bu.

O zaman geçenlerde yaptığım pilavın tarifini yazmaya başlayayım;

Malzemeler:
  • 1,5 su bardağı bulgur (iri bulgurum vardı ben onu kullandım)
  • 1 su bardağı haşlanmış yeşil mercimek
  • 2 ,5 su bardağı su
  • 1 orta boy soğan
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • tuz

Yapılışı:

Bulguru ayıklayıp, yıkayın.Soğanı yemeklikten biraz daha küçük doğrayın.Tencereye yağı koyup soğanları sararıncaya kadar kavurun. İçine suyu ilave edin. Kaynayınca bulguru ve haşlanmış yeşil mercimeği katın.Tuz ve kimyonuda kattıktan sonra kısık ateşte suyunu çekmesini bekleyin. Çekince tencerenin üstüne bir bez veya kağıt havlu kapatıp demini almasını bekleyin.

Sevdiğimiz, çok lezzetli bir pilav. Deneyin derim :)

Şimdiden afiyet olsun.

ÖNERİYORUUUM !...


Music and Lyrics - Söz ve Müzik
Romantik komedi türü sevenler için hoş bir film. Hugh Grant'in 80'li yılların pop idolü olarak performansı ve dansları muhteşem.
Çok sevdiğimiz için sabahları, yukarıda da dinleyebileceğiniz şarkıyla (filmin lokomotif şarkısı) uyanıyoruz.Sabah alarmımız oldu:)

4 Kasım 2007 Pazar

Kupa Kurabiye


Herkese merhabaa !!

Bundan böyle bu sayfamda sizlerle denediğim yemek tariflerimi, anılarımı, düşüncelerimi,içimden geldiği gibi paylaşmak arzusundayım. Umarım sizlerde bana katılırsınız.Çünkü paylaşmanın insanın ruhunu besleyen yegâne şey olduğunu düşünüyorum ve bu bana büyük haz veriyor.
Bugün hava çok güzeldi. Sabah eşimle beraber sabah yürüyüşüne çıktık.Hafif sabah serinliği vardı tabii. Ama en sevdiğim zamanlardan biridir bu. O serinlikte güneşin o sıcak sıcak yüzüne vurup ısısını hissettirmesi mutluluk vericidir.
Yürüyüş dönüşü alışveriş yaptık ve Azem'in (eşim) de çok sevdiği kurabiyeden yapmaya karar verdim.Ve ilk tarifim bu olsun istedim. Hem sitemin ismine yakışacak tatlı bir tarifle açılışımı yapmış olurum diye düşündüm. Lafı fazla uzatmadan sizlerin de beğeneceğinize emin olduğum
bu kurabiyelerin tarifi işte buyrun ;

Malzemeler:
  • 1 paket katı yağ (oda ısısında beklemiş ve yumuşamış)
  • 4 su bardağı buğday nişastası
  • 4 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 1 paket vanilya
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • Aldığı kadar un

Piştikten sonra:

  • 1 yemek kaşığı tarçın
  • 1 yemek kaşığı pudra şekeri
Yapılışı:

Derince bir kaba önce yağı koyun. Üstüne nişasta ve pudra şekerini döküp yoğurmaya başlayın.Vanilya ve kabartma tozunu da koyduktan sonra en son kulak memesi yumuşaklığına gelinceye kadar ununu ilave edin.Ele yapışmayacak bir hamur elde edin.(Ben hamurun yarısına 2 yemek kaşığı kakao ilave edip ayrı bir yerde yoğurdum.Kakaolusunu da yapmak istedim çünkü.)Sonra oklavanızla hamurunuzu açıp kurabiye kalıplarınızla şekilli hamurlar çıkartıp (ben ismi kupa kurabiye diye kalpli kalıbımı seçtim) yağlanmamış tepsinize dizin. 170 dereceye ayarladığınız fırınınızda 20 dakika kadar pişirin. Zaten kokudan ve üzerlerinin hafif çatlamasından piştiğini anlayabiliyorsunuz.
Bir buzdolabı poşetinin içine birer kaşık tarçın ve pudra şekerini koyup karıştırın.
Fırından çıkan ve ılınmış olan kurabiyeleri (kakaosuz olanları) bu poşetin içine atın ve poşetin ağzını kapatıp alt üst ederek tarçın ve şekerin kurabiyelere yapışmasını sağlayın.
Artık afiyetle yiyebilirsiniz.

Akşam çayla birkaç tanesini götürdük. Ama sütlede çok güzel oluyor. Bilginize...

Sayfamda tariflerimden sonra birde severek dinlediğim müzik parçalarından birini bulacaksınız. Bugün Celine Dion'un "Because you loved me" parçasını seçtim.

Ayrıca önerebileceğim film ve dizileri, müzik albümlerini, ve kitapları da sizinle paylaşacağım.Her tarifimden sonra ÖNERİYORUUUM ! başlığı altında onlarda yerlerini alacak. Sizin de önerilerinizi bekliyorum.

Yeniden görüşmek üzere.Kendinize iyi davranın. :))





ÖNERİYORUUUM !...

DIE HARD 4.0 - (Zor Ölüm 4)
Aksiyon ve macera dolu bir film. Sinemada seyredemediyseniz muhakkak dvd sini alıp seyredin. Maddi anlamda bayağı para harcanmış,görsel anlamda sahneler açısından insanı tatmin eden ve zevkle izlenebilecek doludolu bir film. Bruce Willis unsurunu saymıyorum bile.


Celine Dion - A New Day Has Come
Bu bayanın sesine hayran olmamak mümkün değil.Albümün içindeki en sevdiğim parçasını yukarıda dinleyebilirsiniz.
Siyah Kan-Jean Christophe Grange
Güneydoğu Asya'da, Yengeç Dönencesi ile Ekvator çizgisi arasında bir yerlerde bir yol vardır. Siyah kanla çizilmiş bir yol. Korkunun ve ölümün hakim olduğu bir yol. Paris.İlk temas.Kuala Lumpur.Hayat Yolu.Uçuşan ve Çoğalan.Sonsuzluğun İşaretleri. Kamboçya. Bal ve Fresk. Tayland. Arınma Odası. Dünyadan soyutlanmış bir mekânda neler olduğunu anlayacaksınız ! Bangkok. Gerçeğin rengi aynı zamanda yalanında rengidir ! Ve Paris. Her şey sona ermedi, yeni başlıyor. Çabuk saklan, Baba geliyor.

Akıcı, sürükleyici, gerilim dolu,daha ne diyeyim, alın, okuyun :)