8 Şubat 2008 Cuma

Beşamelli Tavuk Mantar Sote

Şu aralar bir kitap okuyorum.Elif Şafak’ın son çıkan kitabı “Siyah Süt”.
Biraz kadın okuyuculara hitap eden bir kitap olmasına rağmen ben erkeklerinde okumasından yanayım.
Elif Şafak benim yeni okuduğum bir yazar.Daha önceki kitaplarını özellikle geçen sene çok satan “Baba ve Piç” adlı kitabını duymuştum.Ama bir türlü alıp okuyamamıştım.Bu okuduğum kitaptan sonra yazdığı bütün kitaplarını okumaya karar verdim.Çünkü içtenliği, anlatımının yalın oluşu, ağır bir dil kullanmaması keyifle okumamı sağladı.
Bir yazarda aradığım en önemli şeylerden biridir yalın olması.Bir yazar, bana kitabında uzun uzun ve çok bilinmeyen kelimelerle kurduğu cümlelerini anlayabilmem için o cümleleri birkaç kere okutmamalı.Anlatmak istediğini sade ve anlaşılır bir dille anlatmalı. O zaman sıkılmıyorum, okudukça okuyasım geliyor. Burada mecaz yapmasın, tasvir yapmasın demiyorum.Ama bunu sırf cümleleri süslemek için ve “aman ben ne donanımlı bir yazarım”düşüncesi uyandırmak için yapıyorsa ben o yazarı okuyamıyorum.
Elif Şafak’ın bu romanı otobiyografik bir roman.Kendi hayatının bir bölümünü anlatıyor.Kendi iç seslerini birer bireye dönüştürerek onlarla konuşuyor, hayatıyla ve ona yön vermekle ilgili hepsini tek tek dinliyor.
Aslında burada verdiği mücadele, “yazar” bir kadının eğer “anne” olursa onu nasıl etkileyebileceği üzerine.Anaç yönünü bastırmalı mı yoksa günyüzüne mi çıkartmalı?
Kariyerini sağlamlaştırabilmek için kadınlığını rafa mı kaldırmalı yoksa her ikisini de gayet güzel başarıyla yürütebilir mi? Bu sorularına cevaplar arıyor.
Kitapta; anne olmayı tercih eden ya da etmeyen Türk ve Dünya Edebiyatı’ndan bir çok kadın yazardan örnekler veriyor. Bu yazarların yaşamlarıyla ilgili ilginç olaylar öğreniyorsunuz.
Kariyerleri nedeniyle anne olmamayı tercih eden kadınları düşündüm.Bu bir tercih tabi, ama insanın gün gelipte, hele hele yaş ilerledikçe, daha çok ortaya çıkan anaçlık duygusunu bastırabilmesi, kendinden fedakarlık etmesi zor olmalı. Belki de bana öyle geliyor.Herkesin içinde yaşattığı duyguları, verdiği kararlardan sonraki rahatlamayı ya da pişmanlığı bilemezsin.Gerçi pişmanlık biraz zaman geçtikten sonra ortaya çıkan bir olgu. Anneliği, dünyanın en yaşanılası mucizelerinden birini yaşamamayı tercih etmek, düşündürücü, bir o kadar da şaşırtıcı.
Elif Şafak’ta anaçlığına yenilmiş yazarlardan.Kitapta doğum yaptıktan sonra yaşadığı acı, tatlı duyguları, gelgitleride bulabilirsiniz.

Yemek tarifime gelince ;

Malzemeler:

  • 2 adet tavuk göğsü (küp küp doğranmış)
  • 300 gr.mantar (mantarın büyüklüğüne göre küp doğranmış)
  • 1 yemek kaşığı sıvı yağ
  • Karabiber,kimyon,tuz

Beşamel sos için:

  • 50 gr.margarin
  • 3 su bardağı süt
  • 2 yemek kaşığı un
  • tuz
Üzerine :


  • 250 gr.kaşar rendesi
Yapılışı:
Sıvıyağda önce tavukları soteleyin.Daha sonra mantarları ekleyip, suyunu çekene kadar pişirin. Ayrı bir tavada margarini eritin.Unu ilave edip topak topak olmadan ve karartmadan kavurun.Sütü yavaş yavaş ilave edip krema haline gelinceye kadar karıştırın.Tuzunu katıp 5 dakika kadar daha pişirin. Fırın kabınıza tavuk-mantar soteyi boşaltın.Biraz tuz, karabiber ve 1 çay kaşığı kadar kimyon katın.Üstüne beşamel sosuda katıp karıştırın.En üstede kaşar peyniri rendesini yayıp önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.

Not: Sotenizi yaparken soğan ve biberde ekleyebilirsiniz.Ben kullanmadım.





Hiç yorum yok: